Türkiye’de “kuşak araştırmacısı” denilince Evrim Kuran derim. Neredeyse 20 yıldır kuşaklar üzerine kafa patlatıyor…
“Bir kuşağı anlamak, bir dönemi anlamaktır” diyor ve ekliyor: “Bir dönemi anlayınca da kimseyi kendi değerlerinle yargılamıyorsun. O jenerasyonun gerçeği neyse meseleye o şekilde bakıyorsun.”
Evrim’le biz Gezi döneminde tanıştık.
O zaman Gezi’nin kahramanları olan Y kuşağını anlatmıştı, sonra birkaç defa daha röportaj yaptım. Pırıl pırıl bir zekâ ve müthiş bir birikim!
O, benim kızımı da daha iyi anlamama sebep oldu…
En sevdiğim tanımı da, -o, bir Çin atasözü olduğu söylüyor- “Bir kuşağın diktiği ağacın gölgesinde öteki kuşak serinler.”
Evrim ilk kitabını yazdı: ‘Telgraftan Tablete’
Türkiye’nin 5 kuşağını anlatıyor. Üstelik kendi aile hikâyesi üzerinden anlatıyor. Halk ozanı dedesi Ali’den başlıyor, oğlu Ali’ye kadar geliyor. O kadar sıcak ve güzel yazmış ki hem çok sıkı sosyolojik tespitler ve araştırmalar var hem de kişisel hikâyeler de olduğu için bize kendi ailemizle paralellik kurma imkânı tanıyor.